6 Haziran 2012 Çarşamba

İHMALE GELMEYENLER

 Değerli dostlar ağaçlar uyanmadan yaptığım yarma aşıların bir kısmı tuttu.Yarma aşı çok kolay bir aşı uygulaması olduğundan Kayseri İklim koşullarında mart 15 ten nisan sonuna kadar yapılabiliyor.Bu aşının en kötü yanı ise tutan kalem kuvvetli sürgün atarsa rüzgarlı havada aşı kaleminin dibinden çabuk kırılması.
 Bunu engellemek için de aşı yaptığımız anaç dala bir adet çıta bağlayıp yeni sürgünleri ve kalemi uygun yerlerinden kalemi ve sürgünü boğmayacak şekilde 8 rakamı şekli vererek tutturmak.Daha önceden başıma geldiği için siz dostlarla bu küçük bilgiyi paylaşmak istedim.Yukarıdaki aşı kayısı anacına 2 budağına can eriği(mor yapraklı),bir budağına ığdır kayısısı aşıladım.
 Bu da beğenmediğim bir üzüm çeşidine 2 yıl önce yaptığım yarma kalem aşısı,üzerinde bayağı üzüm salkımları var.Aynı şekilde bu asmayı da çıta yardımı ile tutturdum.
                                         

alttaki resimde de geçen yıl tutmayan elma fidanına tekrar yarı bodur elma aşıladım kalemin biri tutmuş yeterli.Aşı macununu, üstünde sarılı bant boğmasın diye çıkarttıktan sonra sürdüm.Bu aşıları yaptığım gün aşı malzemelerim yanımda yoktu.Sadece bir bıçak ve siyah izolabant vardı. Demekki zamanını iyi denk getirmişiz
Tabii ki en önemlisi kısmet.

 Alttaki resimlerde yukarıdakinin kardeşleri geçen yıl elma fidanına armut kalemi takmıştım.
 2.ihmale gelmeyen ise; 4 kovan arınız var yani ben (Dr.Muhteşem Turunç ve Sayın Ali Türk sayesinde oldu) ve bu 4 kovanın 1 tanesi yerli 3 tanesi karniyol ise yerli arınız ihmale gelmez.Neden gelmez?
Hafta sonu arıları mutlaka kontrol ederim yani haftada bir kez.
Yerli arımı evvelki hafta hava yağışlı nasıl olsa yavaş gelişiyorlar diye kontrol etmedim.Yani 19-20 mayıs günü açmadım.26 mayısta bir açtım.Ana arı memeleri kapalı-açık cirit atıyor ve çıkmış 3 adet ana buldum.Kovanı derhal 4 parçaya böldüm.Kendi anasını da öldürmüşlerdi 26 mayıs günü anayı kovan önünde bulmuştum.Çıkmış anaları çerçevelerden memeler temizleyerek kovanlara ayırdım ve ana kovanda da 1 açık bir kapalı meme bırakıp diğer karnıol kovanlarıma bakıma geçtim.Onlarda sorun yoktu,kuluçkalıklara 2 şer ham petekli çerçeve verip tamamen kapanmış yavrulu çerçeveleri ballığa alıp kapattım.
 Aradan 2 gün geçti telefon geldi "senin arılar oğul vermiş".4 e böldüğüm halde yinede gözden kaçan, analı 4 çerçevede olsa kafasına koymuş ben ağaçlara çıkacağım diye.
Yukarıdaki arılık resminde katta olan 3 kovan karnıol sorunsuz.
En soldaki 4 adet katsız böldüğüm yerli(3 numara anaç kovanı idi).En sağdaki katsız ise bölmelerden çıkan oğulcuk 2 çerçeve arısı var ve bahçenin ortasındaydı(ağaçtan bir yakınım kovana alıp oraya bıraktı ve hafta sonuna kadar orda durdular) Mehmet Yüksel taktiği kullanarak akşam yerini değiştirip giriş deliğine takoz koydum tarlacıları ertesi gün akşama kadar eski yerlerinde kovan aradılar ama sonuçta yeni yerine alıştılar.
 Yerli analar boyandı kafese alındı dağıtılacak.
Sonuç:Yerlilerin analarını toplamaya başladım.Yerine karniollardan günlük yumurtalı çerçeve verip f2 karnıol üreteceğim.
 Geçen yıl çevreme çok f2 karnıol dağıttım verildikleri koloniler kışı atlattılar hatta karnıol ana verdiğim bir kişinin melez,yerli ve piyasadan öve öve bitiremedikleri başka ırktan arıları vardı.
Döllenmiş f2 karnıolu götürdüm "en zayıf kovanın hangisi bu anayı ona vereceğim ve seneye bu arılığın şampiyonu olacak" dedim,inanmaz bir tavırla uzun uzun gözüme bakıp inşallah dedi.Ben 4 çerçeve olan en zayıf kovana anayı kafesin kek bölmesi kapalı verdim,kek bölmesini 4.gün açmasını söyledim.Ana kabul edildi ve bir daha o arılığa gitmedim. Nisanda telefonla görüştük ve çok üzücü bir haber verdi bana:"Senin verdiğin ananın olduğu kovan haricinde tüm arılarım söndü bahara çıkmadı,2 kovanda da ana yok arısı bir çerçeve gelir gelmez" dedi.Hem arılarına üzüldüm hemde bizim karnıolu o arılıkta test edemeyişime. Çünkü artık rakipleri yoktu.
Geçen yıl 1 adette dayımın arılığında ağaçtaki oğul alındıktan sonra ertesi gün 2 portakal büyüklüğünde yerine arı toplanmış.O arıyıda bir kovana silkeleyip kenara umutsuz vaka olarak koymuşlardı.Dayım o arı çok az anası varmı yokmu belli değil kontrol etmeye bile gerek duymuyorum kenarda duruyor dedi.Bende açtım gerçekten anası yok ve arı mevcudu çok azdı.Bir adette ona kendim f2 karnıol ana verdim.
Arı kışa 6 çerçeve girdi,3 çerçeve çıktı ancak sonbaharda varroa mücadelesi yapılmadı sonbahar beslemesi yapılmadı ilkbaharda yine varroa mücadelesi ve besleme adına hiç bir şey verilmedi 27 mayısta açtım 2 adet bozulmuş ana memesi birisi memenin ortasından delinerek bozulmuştu yani ana değiştirmiş yeni çıkan anada diğer ana adayını meme içinde halletmiş, karnıol ana f3 olmuş yumurta atmaya başlamış arı mevcudu 5 çerçeve yeni ana son çerçevenin iç yüzünede yumurta atmıştı.Yumurta alanını bozmamak için 6 numara ham 7 numaralı çerçeve kabartılmış olarak verdim kapattım.Yine besleme adına hiç bir şey verilmedi.
  Yazacağım bir sürü hikaye var ama yaz yaz bitmiyor.
Sonuçlarını paylaşmaya devam edeceğim.Yerli anaları da; günlük ve 3 günde bir kovan kontrol edenler var onlara veriyorum.
  Hoşça ve esen kalın.


2 Haziran 2011 Perşembe

REGAİP KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN!







14 Şubat 2011 Pazartesi

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...

Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..

30 Aralık 2010 Perşembe

PETEKLİ BALI BIÇAK KULLANMADAN NASIL PARÇALARIZ?

Değerli Dostlar,
Daha önceleri edindiğimiz bilgilerde petekli balı parçalamak için sıcak su içine bir bıçak koyup bu bıçak yardımıyla balınızı kesin deniliyordu ve bizde öyle yapıyorduk.Ancak bıçak kullandığımız zaman,balın yoğunluğu çok olduğundan bıçak biraz ilerledikten sonra iki yüzeyine bal yapışıyor ve kesme işlevinden çok petekleri kırarak ilerliyor ve geçtiği yerde sırlanmış alanı tahrip edip koyduğumuz kaba epey bir süzülmüş bal akıyor ve boşamış peteklerin görüntüsü hoş olmuyordu.Bende tel kullanmaya karar verdim ve hem kolay hemde tahribatın az olması hasebiyle benim gibi bıçak kullanmayı sevmeyen arkadaşlarımıza faydası olur düşüncesiyle paylaşmaya karar verdim.Aşağıda iki adet çerçeve görüntülerü yayınladım.Hemen alttaki resim 28.12.2010 günü parçaladığım bir çerçeveye ait.En alttada 1 adet daha var onuda kurban bayramında resimlemiştim.
Önce yeterli derecede sırlı bir çerçeve seçiyoruz.Bu çerçeveler soğuk bir odada muhafaza ediliyor(Evimin salonunda).
Daha sonra mutfağa getirilip steril eldiven giyiyoruz.

Sonra telleri küçük bir karga burnu yardımı ile çerçeve iç tarafından kesiliyor.Kestiğimiz telin uçunu karga burnu ile tutup gerdirerek yavaş yavaş çerçevedeki karşı bağlantısına doğru çekiyoruz.

Çerçevede takılı tüm tellerden bu şekilde kurtuluyoruz.(Arıcılık yapmazdan önce aldığımız petekli balın içinden bazen tel çıkardı sebebini sonradan tabiiki anladık)

Telleri çıkardığımız yerlerde yaklaşık yarım cm lik bir hasar oluşuyor sadece çerçevenin bir yüzünde.Diğer yüzü hiç bozulmamakta.
Yine çerçevelere kullandığımız telden yada başka bir sağlam çelik bir telden 20 cm kadar elimize alıp çerçevenin iç kenar boşluğundan bir ucunu karşıya geçirip baş parmaklarımıza 2 tur dolayarak eğer balsız bölümler varsa önce teli gerdirip boş kısımla ballı kısımın arasında kolayca dolaştırarak 1.işlemi bitiriyoruz.Ancak bir yardımcınız ve birde foto çekecek iki kişi gerkiyor.
Kenarından kestiğimiz boş yada yarım petekleri bir tabağa alıyoruz.
Artık çerçevedeki tam dolu bölümü koyacağımız kaba göre tel yardımıyla peynir dilimler gibi keyfinize göre istediğiniz büyüklükte kesebilirsiniz.
Koyacağımız kap mutlaka kapalı hava almayacak bir kap olmalı.
Ben saklama kabına hazırladım.
Belki deneyip hoşnut olan olurda bize dua eder.Çünkü biz bilmediğimiz birşeyi buradan paylaşan dostlara hep dua ediyoruz.

Peteği telle keserken. Fotolar biraz bozuk oğlum Erdal henüz alışamadı. İdare edeceğiz artık.



Ballı petekleri kaba yerleştirirken kısa bir meyve bıçağına ihtiyacınız olacak.Çünkü kabın içine peteği koyarken kap duvarı ve petek arasına parmağınız girmeyeceği için bıçağın ucu ile tutmak daha iyi oluyor petek ezilmiyor.
Alttaki çerçevede kurban bayramında bozuldu. 17.11.2010 günü.
Yine kenardan çıkarılan boş ve yarımlar ayrı tabakta ful dolu petekler kapta.




Manzara bu. Umarım bizim gibi acemi dostlara faydalı olur.



Tüm dostlara mutlu,huzurlu,bol verimli,esenliklerle dolu bir yıl diliyorum.
Hoşça ve esen kalın.








13 Aralık 2010 Pazartesi

ARILIKTA ÇAY KEYFİ

Sevgili Dostlar,

Kayseri'ye yılın ilk karı yağdı.Gerçi daha önce 3 kez Erciyes Dağı'na yağmıştı ama merkeze kar düşmemişti. 12.12.2010 pazar günü arılığıma gittim.Arıların durumunu kontrol ettim.Aynı zamanda çevreden gördüğüm bazı manzaralarıda sizlerle paylaşmak istedim.Aşağıda resimde görülen süzme kremleşmiş bal, köydeki bızdolabında ağzı açık kasede, bal süzdüğümden beri duruyordu.Acaba buzdolabında beklemesi kremleşmesi dışında bir değişikliğe sebep olmuşmu testini yapmak için demlediğim çaya şeker kullanmadan yavaş yavaş götürdüm.Tabii aklıma Mehmet Yüksel'in mikserde çırparak elde ettiği krem bal geldi.Evet tadı aynen donmamış haliyle aynı,tere yağı gibi kaymak kıvamında ve nefis.Arıcı olmayan okurlarımız olursa bir not düşelim:Eğer bal aldınızda açık kapta ve rutubetli ortamda beklettiğiniz bal bu şekilde kremleşirse sahte zannetmeyiniz,hakiki baldır.Eğer kristalize olup(suyun yüzeyi buz tutmuş gibi şeffaf bir görüntüye sahipse) ağzımıza toz şeker gibi kıtır kıtır sert tortu gelirse o madde baldan başka herşey olabilir ama bal değildir.



Arılıkta hem dolaşıp hem çay içtim ağzınıza layık.

Kar fazla yağmadı,aşağıda köyümden bir manzara.
Komşum Yaşar Kıvanç abimin oğlu Murat'ın köpeği ve tavukları.


Aslında iki horozun birisi fazlalık ama karda çamurdada kovalanmazki şimdi.Yazın Ali Türk gelirse onunla kovalarız artık,iki kişiyle daha rahat yakalanır. Alttaki kırmızılı horozda amca oğluna ait.
Aşağıdada geçen haftaya konu olan ayçiçeği.Kar yağdıkça eğildi.



Bu ayçiçeğide bahçemin dışında büyüyenlerden.Bunun hasadıda mart-nisanı bulur herhalde.

Alttaki domateslerde dışarıda yol kenarında büyüyenlerden.

Arıların durumuna gelince ise,bir kovanın giriş deliğinde arı ölüleri gördüm.Eyvah eğer delik tamamen kapalıysa içerisi bitmiştir dedim ve hemen takozu çıkardım.Neyseki kovan içi temiz deliktekiler kar başlayınca dışarıya çıkaramadıkları ölü arılar imiş.
Aşağıdki resim: Giriş delikleri dar ayarda iken;
Takozun geniş ayarını çevirip taktım.Artık eşek arısı tacizi olmayacağı için hem içerisi iyi havalanır,hemde yukardaki durum olurda takip etmez isek içerdeki arıları riske etmiş oluruz.Daha önceki kışlattığım arılarımda kış ortasında iken kovan tabanında çok sayıda arı ölüsü oluyordu. Bakalım bu kış nasıl olacak. Durumları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Son olarak ise:Kardan yansıyıp kovan deliğinden içeriye düşen ışığı arılar görüp çıkmasınlar diye yer karosu ve mermer parçası kullanarak giriş deliğine süperlik koydum. Bu uygulama bana ait değil birkaç yerde okumuştum.

Tüm dostlara kayıpsız bir kış sezonu diliyorum. Hoşça ve esen kalın.